Batman Haber
HV
19 MART Salı 07:50

İletişim Başkanı Fahrettin Altun: Bu mücadele bir direniştir ve milletin dirilişidir

Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen "Sosyal Medya Platformlarında Dezenformasyonla Uluslararası Mücadele Paneli"ne katıldı.

Özel Haber
Giriş Tarihi : 11-05-2023 20:19
İletişim Başkanı Fahrettin Altun: Bu mücadele bir direniştir ve milletin dirilişidir

Sosyal medyada milleti manipüle etmeye çalışan, seçim güvenliğini tehlikeye atmak için dezenformasyon yayan, kaynağı belli olmayan paralarla maaşlar ödeyen organize bir kötülükle karşı karşıyayız." dedi.

Altun, panelde sosyal medya platformları ve dezenformasyonla mücadele konularının ele alınacağını belirterek, farklı mecralarda insanların karşısına çıkan ve bütün dünyanın, ülkelerin, devletlerin ve hükümetlerin meselesi olan dezenformasyon ile uluslararası alanda mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye'nin, dezenformasyonun panzehrinin hakikat olduğuna inandığını aktaran Altun, "Hakikat mücadelesinin sadece bizim, Türkiye'nin meselesi değil, bütün dünyanın meselesi olduğuna inanıyoruz." dedi.

Küresel bir hakikat mücadelesi verilecekse merkezinin Türkiye olması gerektiğini savunan Altun, bunun bir temenni ve hedef olmadığını, tarihin ve küresel şartların dayattığı ödev, sorumluluk ve zorunluluk olduğunu ifade etti.

"Akla, hayale sığmayacak iftira ve algı operasyonlarıyla karşı karşıya kalıyoruz"

Gerçeği öldürerek, hakikati tahrif ederek, hakikati yok sayarak oluşturulan zeminin insani felaketlere yol açtığını ve bunların zeminini hazırladığını anlatan Altun, şöyle devam etti:

"Aralarında bir tane bile istisna yoktur. Örneğin bugün Türkiye serbest ve adil seçimlerin, demokrasinin, bir arada yaşamanın en güzel örneklerinin sergilendiği bir ülkedir. Türkiye bugün insani yardımlar konusunda dünyada birinci ülkedir. Dünyadaki birçok savaşı ve çatışmayı önlemede Türkiye bugün çok büyük, çok önemli roller üstlenmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğiyle ve bunlarda da başarılı sonuçlar elde etmektedir. Ukrayna-Rusya savaşı bunun en somut örneğidir. Yine Türkiye insanlığın başına bela olan terör örgütleriyle, adı sanı ne olursa olsun farklı terör örgütleriyle aynı anda çok etkin bir şekilde, sonuç alıcı bir şekilde mücadele eden bir ülkedir. Yine Türkiye, farklı inanç ve kültürlerin barış içinde yaşadığı, bir yandan camilerin inşa edildiği, öte yandan sinagogların yenilendiği, kiliselerin inşa edildiği bir ülkedir. Türkiye bu anlamda bir arada yaşama kültürünün en güzel örneklerinin sergilendiği, dünyaya örnek bir ülkedir."

Türkiye'nin uzay yolculuğu için adımların atıldığı, bilim ve teknolojide ilerlemenin milli bir mesele olarak telakki edildiği bir ülke olduğuna işaret eden Altun, "Türkiye günden güne daha güçlü, günden güne daha büyük, günden güne daha müreffeh bir ülkedir. Fakat bütün bu saydığım gerçeklere rağmen Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye hakkında akla, hayale sığmayacak iftira ve algı operasyonlarıyla biz ulusal ve küresel alanda karşı karşıya kalıyoruz. Çünkü biz bir taraftan da sömürgeci zihniyetlerle mücadele ediyoruz. Bu sömürgeci zihniyet ve yapılar, kendi ülkesinin ve milletinin çıkarını düşünen, daha önceki iktidarları darbe gibi çeşitli yöntemlerle indirmek için farklı algı operasyonlarına girişmişlerdi, hakikati ayaklar altına almışlardı. Bunun defaatle gerçekleştiğini, bunun farklı örneklerle karşımıza çıktığını biliyoruz." şeklinde konuştu.

"Bu mücadele bir direniştir ve milletin dirilişidir"

Altun, bugün de aynı girişim ve aynı kötücül saldırılarla karşı karşıya olduklarını, uluslararası alanda sözde prestijli medya gruplarının Türkiye'deki seçimlere açıkça taraf olmaktan geri durmadığını, saldırgan ve iftiralarla dolu manşetler attıklarını aktararak, şöyle devam etti:

"Çünkü Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, onların yapay gerçekliklerine göre değil, dünyada, bölgede ve bu ülkede hakikate göre davranıyor ve bu yönde bir mücadele veriyor. Afrika'dan Asya'ya, Orta Doğu'dan Balkanlara kadar mazlum ve mağdur olan kim varsa yanında durmaya çalışan bir Recep Tayyip Erdoğan, elbette emperyalistlerin, sömürgecilerin, Batıcı bağımlılık düzeninin hedefinde olacaktır. Küresel algı ve bilgi merkezlerini ellerinde tutarak dünyanın farklı yerlerinde operasyonlar yapmaya çalışan, akademiden medyaya birçok alanda etki ajanlarıyla ülkelerin kendi çıkarlarına göre yönetilmelerini engellemeye çalışan çeteler var karşımızda ve bunlara karşı hakikat mücadelesi veren bir Recep Tayyip Erdoğan var.

Elbette bu mücadeleyi veren kişiye karşı bir dizi saldırıya girişecek bu küresel çeteler. Bunu biz iyi anlıyoruz. Tarihsel ve aktüel olarak bu saldırıların bilincinde olan milletimiz de işte bu nedenle çok açık bir şekilde tarihsel bir süreklilik içerisinde Sayın Cumhurbaşkanı'mızın mücadelesine omuz veriyor. Çünkü çok iyi biliyoruz ki bu mücadele bir hakikat mücadelesidir. Bu mücadele bir bağımsızlık mücadelesidir. Bu mücadele bir egemenlik mücadelesidir. Bu mücadele bir insanlık mücadelesidir. Bu mücadele bir haysiyet mücadelesidir. Bu mücadele bir varoluş mücadelesidir. Bu mücadele bir itibar mücadelesidir ve bu mücadele bir direniştir ve milletin dirilişidir. Bu mücadele sadece Türkiye için değil, tüm insanlık için tarihsel bir imkandır, tarihsel bir fırsattır."

"Sosyal medya sistematik, yoğun ve kalıcı dezenformasyon üretiyor"

Geleneksel medyanın kendi itibar kontrol sistemlerinden dolayı daha az dezenformasyon ürettiği bir dönemin yaşandığını ve bugün yeni bir döneme geçildiğini belirten Altun, sosyal medyanın tamamen kontrolsüz ve itibarsız bir yaklaşımla daha sistematik, yoğun ve kalıcı dezenformasyon ürettiği bir evreye geçildiğini anlattı.

Altun, sadece bireysel kullanıcıların ürettiği dezenformasyonun bile yüz milyonlarca kullanıcısı olan sosyal medyayı şu ana kadarki en etkili silah haline getirdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Ancak hepimiz çok iyi biliyoruz ki sadece bireysel kullanıcılar değil, terör örgütleri, siyasi yapılar/gruplar, istihbarat yapıları ve kimi zaman da yabancı devletler, bu etkili silahı, dezenformasyonu, sistematik, bir psikolojik harp unsuru olarak kullanmaları beraberinde getiriyor. Sosyal medyanın zihinsel etki ve psikolojik harp unsuru olarak kullanılmasıyla birlikte dünyanın son yüzyılda yaşadığı çatışma, savaş ve diğer insani trajedilerin artık çok yoğun bir şekilde farklı boyutlarıyla karşımızda olduğunu biliyoruz. Bunları biz neredeyse son 20 yılda çok ağır şekillerde tecrübe ettik. Bununla birlikte kimi ülkelerin, örneğin Amerika'nın seçimlerinde dahi sosyal medyanın nasıl demokrasi soslu ama demokrasi karşıtı bir silah olarak kullanıldığını biliyoruz. Sosyal medya üzerinden olağan, doğal demokratik süreçlere sistematik bir şekilde müdahale etmeye kalkmak, hele hele bunu yabancı unsurların, yabancı aparatların eliyle yapmaya kalkmak suçtur, demokrasi karşıtı bir girişimdir, bir tür melez darbe girişimidir."

"Siyasi operasyon yapanların milletin iradesine nasıl etki etmeye çalıştıklarını gördük"

Algoritmalarla, büyük weblerle ve big datalarla siyasi operasyon yapanların, milletin iradesine nasıl etki etmeye çalıştıklarını ve kimi ülkelerde sonuç aldıklarını da bildiklerini vurgulayan Altun, şu bilgileri verdi:

"Örneğin, Elon Musk'ın Twitter'ı satın almasından sonra başlayan Twitter ifşa serileri, ifade özgürlüğü ile nam salmış bu mecralara manuel şekilde ve algoritma oyunlarıyla nasıl müdahale edildiğini gözler önüne sermektedir. Bu ifşalarda seçim kampanyalarına destek için açılan hashtag kampanyalarını, bot hesapların bu süreçteki aktif rolünü, üst düzey yönetici ve tanınmış politikacılardan Twitter yönetimine giden kara listeye alınma talimatlarını gördük, bütün dünya kamuoyu gördü. Gizlenmeye çalışmalarına rağmen, birilerinin bunları gizlemeye çalışmasına rağmen gördük. Bütün bunlar bizleri sosyal medya platformlarının karanlık yüzüyle tanıştırdı.

Ortaya atılan ifşa serilerinde sansüre uğrayan ya da talimat veren tarafta pek çok ünlü gazetecinin, politikacının, iş insanının ve üst düzey bürokratın adının geçtiğini gördük. Üstelik bu isimler algoritmaların ötesinde bir filtreleme sistemine de takılıyorlar. Twitter yönetimine doğrudan ulaşan talimatlarla, görünürlük azaltma, hesabın askıya alınması, içeriğin otomatik sansür edilmesi, gizlenmesi, yanlış bilgi içeriği etiketi basılması gibi pek çok sansür uygulaması yapıldığı da yine bu ifşalar arasında. Biz, Twitter ifşalarını sosyal medyanın gerçek yüzünün anlaşılması bakımından çok önemli görüyoruz. Kurum olarak bunu çok önemsedik, çok yakından takip ettik ve bütün uluslararası muhataplarımıza da bu konuya eğilmeleri telkinin de bulunduk."

"twitterdosyaları" isimli kitap çıkarıldı

Altun, Twitter'daki ifşalara "twitterdosyaları" isimli kitapta yer verdiklerini, bu kitapta sosyal medyanın bir hakem, sosyal medya şirketlerinin tarafsız bir platform değil, bütün dünyada siyasete müdahale aracı olduğunu göstermeye çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:

"Türkçe olarak yayımladığımız ve bir araya getirdiğimiz bu metinler gerçekten sosyal medyanın karanlık yüzünü ortaya koymaktadır. Bütün milletimize bir kez daha sosyal medyanın bu yönüyle kirli bir ne yazık ki ortam ve siyasete müdahale aracı olduğunu ifade etmek istiyoruz. Biz, sosyal medyanın temiz iletişimin mecrası, demokratik etkileşimin mecrası olması gerektiğine inanıyoruz. Sosyal medya şirketlerini de bütün görüşmelerimizde bu noktada hareket etmeye, teşvik etmeye gayret ediyoruz. Fakat ne yazık ki iktidar mücadelesi, uluslararası alanda verilen iktidar mücadelesi çetin bir mücadeledir. Burada iyi niyetler, telkinler ne yazık ki çoğu zaman bu iktidar mücadelesine takılmaktadır. Türkiye gibi uluslararası iktidar mücadelesinde, Batıcı bağımlılık düzenini elinde tutanların, Batılı sömürge düzenini elinde tutanların baskılamak istediği bir ülke söz konusu olduğunda bu sosyal medya platformları ne yazık ki bizim karşımızda yer alıyorlar. Türkiye'nin büyümesi, güçlenmesi, bölgesel ve küresel güç olması zira bu uluslararası sömürge düzeninin çarkına çomak sokan en önemli uluslararası gelişmedir. Biz Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde bu yöndeki gayretlerimizi dur durak bilmeden sürdüreceğiz.

Sosyal medya şirketlerinin yaptığı bu sansür uygulamalarını, örneğin Sayın Cumhurbaşkanı’mıza ve destekçilerine yönelik olarak da çoğu kez bu sosyal medya şirketlerinin uyguladıklarını gördük. Mevcut iktidara destek verenlerin paylaşımlarının nasıl görünmez kılındığını, hesapların kapatıldığını ya da bir şekilde onların gerçek anlamda baskılandığını yine bu ifşalar içerisinde gördük, öğrendik. Bizler de toplumumuzun, bu algı operasyonlarına ve sosyal medya dezenformasyonlarına karşı uyarılmasının, bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu düşündük ve bu noktada Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz başta olmak üzere birçok birimimizle çok ciddi bir gayret sarf ettik, etmeye de devam ediyoruz. Açık ve net söylemek istiyorum, paramiliter sosyal medya çetelerine karşı biz ülkemizi her platforma savunuyoruz, savunmaya devam edeceğiz. Bunu demokrasiye olan inancımızdan, milletimizin iradesine olan hürmetimizden dolay yapmak zorundayız."

"Milletin iradesine saygı duyun"

Altun, Türkiye'nin bir seçime gittiğini, önceki günlerde muhalefet yapılarının sosyal medya üzerinden nasıl trol ağları kurduğunu, seçime yönelik dezenformasyon ve provokasyon yapmak için nasıl örgütlendiğini ortaya koyan haberle sarsıldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kriminal ve kimi zaman da terör örgütleriyle ilişkili yüzlerce kişi tarafından işletilen ve milyonlarca insanın manipüle eden şebekenin, seçimler öncesi milletin iradesini etkilemek için nasıl çalıştığını ibretle okuduk. Son zamanlarda ne yazık ki muhalefetin özellikle Başkanlığımıza, şahsıma, çalışma arkadaşlarıma yönelik olarak attığı iftiraların ve saldırının altında, yönettikleri bu sosyal medya çetelerinin ifşa olmaları, deşifre olmaları yatıyor. Seçime yönelik olarak uzun zamandır çalıştıkları ve besledikleri trol şebekelerinin deşifre olmasının önüne geçmek ve gündemi farklı bir yöne çekmek için son 10 gündür canhıraş bir mücadele veriyorlar, yalan üstüne yalan, iftira üstüne iftira üretiyorlar.

Ancak beni ve çalışma arkadaşlarımı açıkça hedef göstererek kendi sahtekarlıklarının önüne geçmeye çalışan bu zihniyeti, biz, milletimiz çok iyi biliyor, çok iyi tanıyor. Zira bunlar kendi kötülüklerini, kendi gayrimeşru, illegal işlerini örtmeye çalışıyorlar ve bunun için Sayın Cumhurbaşkanı'mıza ve onun çalışma arkadaşlarına saldırıyorlar. Bugün kendilerine, trol çetelerine, onların yöneten efendilerin çok açık ve net bir şekilde bu kürsüden, sizlerin huzurunda şunu ifade etmek istiyorum. Beyhude bir çaba içindesiniz. Bu beyhude çabadan vazgeçin. Milletin iradesine saygı duyun. Milletin sözü sizin içinde esas olsun. Bizim bu türden ithamlarla, bu türden iftiralarla, yalanlarla yolumuzdan davamızdan dönmeyeceğimizi de çok iyi bilin."

"Organize bir kötülükle karşı karşıyayız"

Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Altun, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bugün sosyal medyada milleti manipüle etmeye çalışan, seçim güvenliğini tehlikeye atmak için neredeyse her dakika dezenformasyon yayan, bunun için ofisler kuran, bunun için hangi kaynaktan geldiği belli olmayan paralarla maaşlar ödeyen organize bir kötülükle karşı karşıyayız. Bu kötülük öyle bir noktaya taşınmış durumda ki terör örgütleriyle işbirliği yaparak seçim sürecinde operasyon yapmaktan dahi geri durmuyorlar. Yurt dışından, farklı kanallardan kendilerine gelen sözde verilerle ve köleleştirdikleri hesaplarla millet iradesine etki etmeye çalışıyorlar.

Tabii sosyal medya platformları da ortaya koyduğu algoritmik operasyonlarla kötülüğü yaymak üzere bunların hizmetinde bulunmaktan çekinmiyorlar. Yaydıkları dezenformasyonlar ve algı operasyonlarını, anında bireysel kullanıcıların önüne bu sosyal medya platformları istemsizce düşürüyorlar ancak iktidar kanadının yaptığı siyasi içerikli meşru çalışmalar, hatta mitingler sosyal medyada saklanmaya, gizlenmeye çalışılıyor. Fakat güneş balçıkla sıvanmadığı için başarılı olamayacak. Bu iki yüzlü tavır şu anda Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanı'mız özelinde son günlerde dozunu iyice artırmış durumdadır. Elbette biz, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve yine ilgili kamu kurumları olarak bu gayri meşru müdahaleleri ve illegal oluşumları takip ediyoruz ve gerekli tüm girişimlerde bulunuyoruz."

Dezenformasyonla 7 gün 24 saat aralıksız şekilde mücadele ettiklerini belirten Altun, "Ne yaparlarsa yapsınlar milletimiz sosyal medyadaki bu algı operasyonlarına aldırmıyor, bunları, iki yüzlü tavırları çok iyi idrak ediyoruz. Bu, bizim en büyük gücümüzdür en büyük imkanımız en büyük şansımızdır. Bu yalnız Türkiye için değil, dünya için bir şanstır. Çünkü bu tür müdahalelerle, sosyal medya platformları üzerinden ülkelerin siyasi süreçlerine müdahale etme gayretleri ne yazık pek çok sonuç aldı. Türkiye bu tür girişimlerle sonuç alınamayacağını gösteren, bu anlamda milletin iradesini gösteren güçlü bir örnektir." değerlendirmesinde bulundu.

"Dezenformasyona karşı uluslararası mücadele mekanizmaları geliştirilmeli"

Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a inanan ve güvenen milyonlarca kişinin, sosyal medya platformlarının nasıl operasyon aparatları haline geldiklerini bilmeleri ve buna karşı tepki göstermelerinin iki yüzlülüğü ve kötülüğü bitireceğini ifade ederek, şunları kaydetti:

"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 'iletişim seferberliği' çağrısının önemli bir boyutunu da bizim mücadelemiz ve dezenformasyonla mücadelemiz oluşturmaktadır. Gerek kurumlar olarak gerek bireyler olarak bir seferberlik anlayışıyla sosyal medya dezenformasyonlarına karşı koymayı sürdüreceğiz. Günün sonunda bu mücadelenin yararını sadece Türkiye değil, emin olunuz bütün dünya görecektir. Bu gayret dünya demokrasilerine de hizmet edecektir. Ancak hep söylediğimiz gibi bu mücadeleyi Türkiye olarak biz tek başına vermemeliyiz, tüm ülkelerin, tüm toplumların topyekun bir şekilde vermeleri gereken bir mücadeleden bahsediyoruz.

Dolayısıyla sosyal medya platformlarındaki dezenformasyona karşı uluslararası mücadele mekanizmalarının geliştirilmesi hayati derecede önemlidir. Türkiye olarak bu konuda da ortaya koyduğumuz mücadeleyle uluslararası alanda bir öncülük yaptığımızı ifade etmeliyim ve bu öncülüğümüzü sürdüreceğiz. Hakikatin, doğrunun yalana, çarpıtmaya, dezenformasyona galebe çalması için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz ve tüm kalbimle inanıyorum ki yine hakikat kazanacak. Bu mücadelenin sonunda hakikate sahip çıkanlar kazanacak."

AdminAdmin

YORUMLAR